Pomodoro tekniği ve İngilizce eğitimi arasındaki bağlantıyı biliyor musunuz? Akademisyenlerin araştırmaları sonucu ortaya çıkan bu harika eğitim yazısını okuyun ve hemen öğrenin! İyi okumalar dileriz…
İngilizce Eğitiminde İstikrarın Kritik Önemi ve Pomodoro Yaklaşımı
Gelişen teknoloji, küçük bir köy haline gelen dünyayı da beraberinde getirmiştir. Bu da İngilizceyi bir opsiyon olmaktan çıkararak zorunluluk haline getirmiştir. Peki Türk öğrenciler, “anlıyorum ama konuşamıyorum” problemini aşabilirler mi? Bu sorunun cevabı en genel hatlarıyla şimdilik fazla detaya girilmeden bu yazıda verilecektir. 7 den 70 e her İngilizce öğrenen için geçerli olan ve öğreticiler için de kutup yıldızı olarak değerlendirilebilecek olan en etkin yöntem bu yazıda sadece ana hatlarıyla verilmiştir.
Öncelikle, Türk öğrencilerin çok fazla ders almalarına rağmen özellikle konuşma da neden çok zorlandıklarına değinmekte yarar vardır:
- İngilizce, günlük hayatta anlık olarak kullanılması gereken bir iletişim aracıdır. Ancak, tarih dersi gibi bir ders olarak görülmekte dilbilgisi ve kelimeler ezberlenmeye ve sınavlar geçilmeye çalışılmaktadır. Bunun sonucunda da, dille kurulması gereken duygusal bağ kurulamamakta ve uğraşı formaliteye dönüşmektedir.
- Ezberlenmiş olan “tonla” dilbilgisi kuralının ve kelimenin de, konuşma gibi anlık gerçekleşen bir beceri esnasında hatırlanıp kullanılması mümkün olamamaktadır. Kısaca, İngilizce bir ders olarak görülmemeli ve bir oturuşta saatlerce ezbere dayalı olarak çalışılmamalıdır.
Diğer sebeplere sonraki yazıda yer verilecektir. Aşağıda İngilizce öğrenirken kullanılması gereken yöntem çizilerek gösterilmiştir. YDS gibi tek beceri ölçen sınavlara hazırlanırken kullanılması gereken yöntem de daha sonraki yazılarda ayrıca ele alınacaktır.
İstikrar
Mevcut bilgisayarlara kıyasla insan beyni çok daha gelişmiş, çok daha farklı özellikleri olan bir yapı olsa da, bazıları insan beynini gelişmiş bilgisayarlar olarak tanımlamaktadırlar. Nasıl bir bilgisayar girdi almadan çıktı veremezse, insan beyni de çıktı sağlayabilmek için girdiye ihtiyaç duymaktadır.
Bu durum dil öğrenimi için de geçerlidir. Ancak özellikle anadilin çok baskın olduğu ortamlarda ve anadilin dilbilgisi olarak hedef dilden çok farklı işlediği durumlarda, sürekli ve istekli girdi sağlamak kritik öneme sahiptir. Bu yönteminde altında yatan temel mantık budur.
Günlük 25 dakika (POMODORO) olarak sağlanacak istikrarlı girdi ve çıktı döngüsüyle birlikte, öğrenci ve dil arasında da duygusal bağlantı kurulması sağlandığı takdirde çok hızlı sonuç alınabilecek ve öğrenci hedef dilin işleyişini bir refleks haline getirerek konuşma problemlerini ortadan kaldırabilecektir. Konuşma bir çıktıdır ve programlı, istikrarlı ve istekli girdi sağlanmadan, sadece konuşma pratiği yapmaya çalışarak konuşma becerisi hızlı bir şekilde geliştirilemez .
Sonuç olarak, gelişme göstermenin anahtarı mümkün olduğunca uzun süreler çalışmak değildir. Çeşitli araştırmalar göstermiştir ki, insanlar her gün küçük parçalar halinde uygulamalar yaparlarsa daha hızlı öğrenebilmektedirler. Yine bazı araştırma sonuçlarına göre, çoğu insanın dikkat aralığı 25 dakika civarındadır.
Bu Yöntemi Gerektiren Bazı Sebepler
- Türkçe ve İngilizcenin dil bilgisel işleyiş prensibi neredeyse tamamen bir birine terstir. Bu önemli farkın yanı sıra öğrenci ve öğretmenlerin İngilizce öğrenimine yaklaşımları ve bakış açıları, yapay öğretim yöntemleri ve anadilin İngilizceye kıyasla zıt yönde sürekli baskınlığı eklenince kullanılabilir İngilizce öğrenmek ve öğretmek nerdeyse imkansız hale gelmektedir.
- İngilizcenin bir ders olarak gösterilmesi ve görülmesi,
- İlerleyen teknoloji ve buna bağlı iletişim araçlarının çeşitliliği nedeniyle, üretilen her yeni bilgiye erişebilmek ve kullanılabilir hale getirmek için günümüzde İngilizceye dört becerisiyle hakim olma zorunluluğu olması, (YÖK’ün yüksek lisans ve doktora öğrencileri ve akademisyenler için zorunlu saydığı YDS ve YÖKDİL sınavları sadece okuma becerisini ölçtüğü için bu sınavlar günümüz bilim insanlarının araştırma yapabilme kapasitelerini ölçmek için yetersizdir.)
- Ağırlıklı olarak anadilin kullanıldığı ortamda İngilizce öğretebilmek için mevcut yaklaşımların yetersiz kalması,
- İngilizce öğretiminde ve öğreniminde teknolojiden yeterince faydalanılmaması,
- Anadilin baskınlığı nedeniyle İngilizce öğreniminin ve kullanımının önünde oluşan engeli kaldırmada en etkin yolun İngilizceyle sürekli temas kurulmasının sağlanması ile iki dil arasında denge kurulması.
Mevcut yöntemler indirgeyici bir yaklaşımla bütünü, parça parça bütünle ilişkisiz vermeye çalışırken, bu yöntem parçaları bütünden ayırmadan sunmayı amaçlamaktadır. Özellikle Türk öğrencilerin anlıyorum ama konuşamıyorum probleminin de bu yöntemle aşılması öngörülmektedir. Mevcut yöntemlere kıyasla bu yöntem, öğrencileri dilbilgisi kurallarının mahkumları olmaktan kurtarmayı ve böylece özgürce dili 4 becerisiyle yaşatabilmeyi amaçlamaktadır. İngilizce seviyesi ilerledikçe dilbilgisi kuralları doğal süreçte kendiliğinden yerli yerine oturacaktır. Yöntemin detayları ile ilgili diğer bilgiler sonraki yazılarda aktarılacaktır.
Kanımızca, farklı bilimsel savların ve tecrübenin bileşimi olarak ortaya çıkmış olan bu yöntem Pomodoro English olarak adlandırılabilir.
…
KAYNAK:
- Gökhan ALTUN, PhDc (Akademisyen, İU)
- Duygu YEŞİL (İngilizce Öğretmeni)